<
< <

<<

Sadece ilkbahar mevsimi yaşanan bir gezegende bin bir çeşit bulut varmış. Fakat bu bulutlardan bir tanesi farklıymış. Güneşin ilk ışıklarıyla insanlar bu bulutun çevresinde toplanırlar; gözlerini ayırmadan bulutu seyrederlermiş. Artık insanlar için hayat bir oyun gibiymiş. Bu bulut da oyunun bir parçasıymış. Bulut insanların aklından hiç çıkmıyormuş. Her günü aynıymış bu gezegendekilerin. İşleri güçleri bulutu seyretmekmiş. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalamış böylece.
Bir sabah insanlar yataklarından üşüyerek uyanmış. Soğuk nedir bilmeyen bu insanlar hayretler içinde gözlerini kocaman açmış bulutu seyre dalmışlar. Bu seferki çok farklıymış. Bulut renk değiştirdikçe mevsimden mevsime geçiliyor bir günde dört mevsim birden yaşanıyormuş. Bir süre kar yağıyor, sonra birden hava günlük güneşlik oluyor; ardından yağmur yağıyor ve ağaçlar çiçek açıyormuş. Bu olay üç gün devam etmiş. Üç günün ardından yine gezegen eski haline dönmüş.

Artık insanlar bu olayı konuşur olmuşlar. Kimse akıl sır erdiremiyormuş. Aylar sonra birisi “- Ben bu buluta çıkacağım.”demiş. Ama buluta çıkmanın bir yolunu bulamamış. İnsanlar bir araya geldiğinde hep buluta çıkmanın yollarlı hakkında konuşuyorlar, aralarında tartışıyorlarmış. Bir gün rüzgâr esmeye başlamış, ardından fırtına kopmuş. Bir adam “buldum buldum” diye bağırarak insanları başına toplamış. Yaşadıklarını arkadaşlarına anlatmış
— Fırtına çıktığı sırada dışarıdaydım. Üzerimde genişçe bir giysi vardı. Rüzgâr giysimin içine doldu ve onu kabarttı. Birden havalanmaya başladım, demiş. Aralarından biri: “ O halde bizde genişçe bir kumaş bulur onu çeşitli yerlerinden delmeliyiz.” Bir başkası lafa karışmış “ Deliklerden de kalınca ipler geçirip, ipin ucunu da buluta gitmek isteyen birinin beline bağlayalım.”demiş.
Sonunda düzenek uçmaya hazırmış. Hazır olmasına hazırmış ama bu sefer de rüzgâr yokmuş. Üç gün beklemek zorunda kalmışlar. Üçüncü günün sonunda rüzgâr esmeye başlamış. Aralarından seçtikleri zayıf birinin beline düzeneğin iplerini bağlamışlar. Fırtına öyle hızlı esiyormuş ki adam bir anda gökyüzünün derinliğinde kaybolmuş. Günlerce uçan arkadaşlarını aramışlar ama bir türlü bulamamışlar. Arkadaşlarının gittiği yerden çok memnun olduğu için geri dönmediğini düşünmüşler. Bulutu o kadar merak ediyorlarmış ki herkes uçmak için seçilen kişinin yerinde olmak istiyormuş. Uçacak insandan övgüyle bahsediliyormuş. Her fırtına çıkışında bir kişiyi buluta gönderiyorlarmış ama o da öncekiler gibi dönmüyormuş.
İnsanlar giden arkadaşlarının ardından üzülüyormuş. O kadar çok deneme yapmışlar ki ne ellerinde kumaş ne de buluta gitmek isteyen biri kalmış. İçlerinden biri “Bulutu görmek bize nasip olmayacak, demiş.” Hiçbir zaman da olmamış. Günler, aylar, yıllar geçmiş ve yeni insanlar doğmuş. O gezegende her doğan çocuğa bulutun hikâyesini anlatmak adet olmuş. Böylece bulut olayı bir efsane olmuş.

..Devamı | <1yorum < <

<<
<1Yorum var:
<< Eve Dön!
 
<<
<


.+. Yeni ne var? .+.


.+. YeDi RenK .+.


.+. e-masal .+.


.+. Kim, ne dedi? .+.