<
< <

<Çarşamba, Haziran 20, 2007/font>

<<


Küçük Muhammed çok ama çok zengin bir ailenin çocuğuydu. O, çok yaramaz ve okumayı sevmeyen bir çocuktu. Annesi ona ders çalış dediği zaman o, annesine karşı geliyordu. Ailesinde birde nenesi vardı. Zaten küçük Muhammed bir tek nenesini seviyordu. Çünkü ders çalışması konusunda bir tek o karışmıyordu. Küçük Muhammed’in kötü davranışlarında birisi de ihtiyaç sahibi arkadaşlarıyla dalga geçmesiydi.

Bir gün Küçük Muhammed okulda yine bir haylazlık yapmıştı. Okulun en zeki öğrencisiyle fakir diye dalga geçmişti. Bunu duyan öğretmeni onu iyi bir azarlamıştı. Bu yüzden Küçük Muhammed o gün eve sinirli gelmiş ve annesine çok bağırmıştı. Daha sonra odasına çıkıp çantasını yatağının üzerine fırlatmıştı.

Bu sırada nenesi Küçük Muhammed’in dağınık odasını toplamaktaydı. Nene topladığı yeri bırakıp torunun yanına gider ve torununa:

—“Benimle konuşmak ister misin?” Der. Torunu nenesinin boynuna sarılarak ağlamaklı bir sesle:

—“Evet.” Der.

Nenesi:

—“Sana bir hikâye anlatacağım. Bu hikâyeyi bana küçükken nenem anlatmıştı. Çok beğenmiştim.”diyerek hikâyeye başlar:

“Kötü insanların yaygın olmadığı, herkesin dostluk içinde olduğu, okulların tek tük olduğu zamanmış Her ilçede iki- üç tane okul varmış. Peygamberimiz (S.A.S) bu okullara gelir, okullara yardım yapar ve öğrencilere yardımcı olurmuş. Bir gün Peygamberimiz okuldan ayrılırken, okulun dış duvarına oturmuş ağlayan bir çocuk görür. Yanına gider ve bir çocuk gibi yanına oturur.

-“Nasılsın?” diye sorduğunda çocuk cevap veremez. Peygamberimiz:

-“Neyin var?” diye sormuş.

Çocuk:

—“Paramız olmadığı için okula gidemiyorum. Bir iki kez okula gittim. Ama bazı çocuklar fakirim diye benimle dalga geçtiler. Pek aldırmadım.”

Peygamberimiz cebinden bir kese altın çıkartıp çocuğa verir ve onu götürüp okula bırakır. Peygamberimiz o dersi alır ve çocuklara fakirliğin ya da ihtiyaç sahibi olmanın utanılacak bir şey olmadığını ve herkesin bir ihtiyaç sahibi olduğunu söyler.



Çocuklardan birkaç tanesi der ki:

—“Ama biz fakir değiliz ki.”

Peygamberimiz şöyle der:

—“Senin her şeyin var mı?”

—“Yok.”

—“Hiç senin de bir şeylere ihtiyacın olmadı mı?”

—“Oldu.”

—“O zaman sen de bir ihtiyaç sahibisin.” Der.
Ve nene sözünü bitirir. Bu arada Küçük Muhammed, şaşkın ve gözleri yaşlı bir şekildedir. Çünkü bu hikâyeden sonra her şeyi anlamıştır. Daha sonra nenesi bir şey demeden küçük torununun düşünmesi için odasında yalnız başına bırakır. Ertesi gün olur ve Muhammed okula gider. Kalbini kırdığı, üzdüğü arkadaşlarından özür diler ve herkesle iyi geçinmeye başlar. Ayrıca o fakir diye dalga geçtiği arkadaşının bütün okul masraflarını üstlenir. Bu arada da dersleri iyiye gitmeye başlar.

Bugün ilk defa eve güler yüzlü bir şekilde gider. Annesinin iki yanağından da öpüp halini hatırını sorar ve çantasını düzgünce bırakır. Bu sırada annesi çok şaşkın bir durumdadır. Küçük Muhammed nenesine bakarak göz kırpar. Böylece Küçük Muhammed’in adı haylazlıktan uslu ve akıllıya dönüşür.

BU HİKÂYE DE BURADA BİTER…


Hikâye:
FATMA DEMİR
NESİBE DEMİR
VAHİDE AYKAÇ
İlköğretim 8. Sınıf Öğrencileri

Etiketler:

..Devamı | <0yorum < <

<<
<0Yorum var:
    <
<< Eve Dön!
 
<<
<


.+. Yeni ne var? .+.


.+. YeDi RenK .+.


.+. e-masal .+.


.+. Kim, ne dedi? .+.


.+. Gez, Gör! .+.


.+. Kestane Fişekleri .+.

.+. Oyuna var mısınız? .+.



.+. Karagöz ve Hacivat .+.


TürkCaN.OrG

.+. Arşiv .+.